Gençlerin Yeni Mekanı Yerli Mekan Herşeyi Bulabilirsiniz |
|
| | Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri Cuma Şub. 27, 2009 9:48 pm | |
| ******'ün Yanına Aldığı Ilk Er
O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu: - Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun? Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı. - Söyle niçin ağlıyorsun? İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti: - Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal ******, er'in omzuna elini koydu: - Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle! Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu. |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri Cuma Şub. 27, 2009 9:52 pm | |
| BEN CUMHURİYETİ BÖYLE KAZANDIM.. Ben, Cumhurİyetİ BÖyle Kazandım!.. Ankara, 10. Cumhuriyet yılının büyük ve ölçüsüz sevinci içindedir.şehir, baştanbaşa ışıklarla donatılmıştır. Eğlence yerlerinde her Türk, tam bir şuurla devrimin nimetlerini idrak ederek neşe içinde eğlenmektedir. ******, resmi baloların verildiği yerlere uğradıktan sonra Halkevi’ne de teşrif ediyor. Orada, milli ve mahalli giysileriyle coşan ve coşturan Türk köylüleriyle karşılaşıyor. Bir gün bu milleti ve bu memleketi kurtarmak için atıldığı mücadelede kendisine yegane kudret ve kuvvet membaı olan bu temiz yürekli vatan evlatlarının neşelerinden son derece duygulanıyor.onları bir süre seyrettikten sonra, doğru Çankaya’ya teşrif ediyorlar ve: -Efeleri buraya getiriniz!.. Emrini buyuruyorlar. Efelerin Çankaya’da, ******’ün sofrasında nasıl coştuklarını ve nasıl coşturduklarını anlatmaya imkan yoktur. Büyük Ata, sahnenin en heyecanlı bir anında, Ankara efelerinden birine soruyor: - Efe, sen benim için ne yapabilirsin? Efe tereddüt etmeden cevap verir: - Her şey... - Mesela?.. - Ölürüm... Şimdi bütün dikkat ******’e çevrilmişti.kimse konuşmuyor, onları dinliyordu. ******, gözlerini etrafındakiler üzerinde bir kez gezdiriyor.sonra: - Efe, diyor, sözünde samimi misin? - Emir sizindir, Ata'm. ******, elini dizinin üstüne vuruyor: - Koy başını buraya!... Efe derhal başını Ata'nın dizlerine koydu ve başını koyar koymaz şakağında bir soğuk temas hissetti.bu, ******’ün şakağına dayadığı tabanca namlusunun soğukluğuydu. Efe, bu soğuklukla beraber şakağına dayanmış bir tabanca olduğunu görmüş, fakat en küçük bir harekette bulunmamıştı. Efe, Ata'sı için ölümü seve seve kabul edebilirdi. Fakat ******, ona kıyacak mıydı? Bütün yüzlerin rengi bir anda solmuş, heyecan son haddini bulmuştu. Nefes almaktan korkuyorlardı ve gözler ******’ün elindeydi. Tabanca, efenin şakağına dayanmıştı. Fişek sürülmüş ve emniyet açılmıştı. ******, bir saniye bile sürmeyen bu an içinde ve gözle fark edilemeyecek bir hızla tabancanın namlusunu şakağın yanından, belki bir santim kadar kaydırarak tetiği çekiyor. Derin sükutu yırtan korkunç tabanca sesi... Kalpler, sanki yerinden kopacak. Hazır bulunanların hepsinin beti benzi kül rengini almıştır. Fakat, efenin başı hala Ata’nın dizindedir ve efede en küçük bir kımıldanma yoktur. ******, efenin başını dizlerinden kaldırıyor, temiz alnını dudaklarına doğru çekiyor ve öpüyor. Hala biraz önceki havanın tesirinden kurtulamamış olanlara: - İşte, ben Anadolu Savaşını bunlarla ve böyle canlarını esirgemeyenlerle kazandım, diyor. |
| | | SéRzéNisT Miss Admin
Mesaj Sayısı : 1181 Nerden : Mekan Burası xD Kişisel İleti : [ SaMT-ı Ümid & mASUmhaNE BedeN ] Ruh Hali : Points : 20056176 Kayıt tarihi : 25/02/09
| Konu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri Cuma Şub. 27, 2009 9:54 pm | |
| | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri Cuma Şub. 27, 2009 9:58 pm | |
| sende |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri Cuma Mart 13, 2009 6:24 pm | |
| Gaziyi Görmeye Gelen Ana
Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. ****** attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu. - Merhaba nine Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; - Merhaba dedi. - Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duralayıp, - Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? Paşa gülümsedi. - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı. - Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim. - Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? - Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey. - Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü sertleşti. - Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. ******'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek, - Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani ****** işte karşında duruyor. Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, ******'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu ******'e uzattı; - Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi; "Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun." |
| | | | Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Hikayeleri | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|