Tanrının ELLeri..
Rüzgâr eserken,
Yapraklar dökülür,
O berrak yüzünden bir damla süzülür,
Bu ayrılık...
Kalbindeki en büyük yaradır artık...
Ve güneş batarken, çocuklar uyurken,
Başucunda bekleyen yorgun bir melektir...
Ve her gece sabret diye saçlarımda dolaşan Tanrı'nın elleridir.
Ne büyük, ne derin, ne siyah, ne keskin,
Hep ayrılık gibi o kırılgan gözlerin,
Unutma...
Unutma...
Dikecek yırtılan geceyi sabaha...
Ne büyük, ne beyaz, ne eşsiz, ne duru,
Hep sarılıp sarıyor üşüyen ruhumu,
Bırakma!
Bırakma elimi düşerim karanlığa.
Bir melek işliyor ismini ince bir dantel gibi kalbime...
Hissediyorum kaderimin üstünde gezinen yumuşak uçlu parmaklarını...
Küçük bir kum parçası karışıyor denize uzakta bir yerde...
Ve gözyaşların değiyor avuçlarıma...
Ağlama...
Emir
Tüm sözler seninse sessizlik benim.
İçimde açan bu siyah şey senin,
Yüzümden, elimden, kalbimden damlayan,
Yerlere saçılan bu renkler senin,
Elinden tutar hep götürür seni,
Kapılar kapatır bırakır beni,
Geride derinde gecenin içinde,
Seni izleyen o gölge hep benim.
Uzaklar seninse, tüm yollar benimdir,
Gördüğüm yüzünse sevmek bana emirdir,
Sana uzanan sadece ellerimdir,
Hissetmelisin!
Kalbim en sağlam, en yıkılmaz kalemdir,
Yıldızlar seninse, karanlık benimdir,
Sözlerim en dokunulmaz mabedimdir,
Gitmemelisin.
Hoşçakal deme…
Kal..
Uzaklar seninse, tüm yollar benimdir,
Gördüğüm yüzünse sevmektir emir,
Sana uzanan sadece ellerimdir,
Hissetmelisin!
Kalbim en sağlam, en yıkılmaz kalemdir,
Yıldızlar seninse, karanlık benimdir,
Sakın vazgeçme... Sakın vazgeçme...
Gitmemelisin...
Hoşçakal deme…
Kal..
Aşk Hep Sende
Kalbini kim kırdı...
Artık mavi değil mi denizler, gökyüzü eskisi gibi...
Kanatlarını kim çaldı...
Artık sende değil mi umutların, bu sessizliğin eskisi gibi...
Al! Sar kendini bu tülden duayla sarın üşüme gelir geçer de kendine...
Çarp! Savur kendini bu yalnız şarkıyla, itiraf et kendine o gitti...
Bir adam severken, bir adam giderse...
Bir adam gülümserken, diğeri ölürse...
Gözyaşın düşerken, sözlerin biterse...
Ardından uzanırken, ellerin titrerse...
Öyle kal, öyle kal...
Aşk hep sende!
Nereye Gidiyorsun
Çocuk...
Sil yüzünden tüm yalanlarını bu şehrin.
Topla kalbini cadde cadde, sokak sokak...
Kazı ayak izlerini birer birer gri kaldırımlarından...
Bakma yüzlerine hiç...
Görme onları...
Çocuk bu kez ağlama...
Bu kez git.
Gölgeni, ismini sil yavaş yavaş...
Giderken bu kentten tükür yüzüne yalnızlığının...
Kalbini, kendini sök yavaş yavaş...
Giderken bu kentten sakın ağlama sus...
Unut!
Ne yaptı sana!
Unut!
Ne söyledi!
Unut!
Ne varsa vazgeçtiğin...
Yüzünde korkularla...
İçinde çığlıklarla...
Kalbinde simsiyahlar…
Nereye gidiyorsun?
Hep bu şarkılarla...
Kıymetsiz dualarla...
Utanmaz bir yağmurla…
Nereye gidiyorsun?
Yolları, duvarları geç yavaş yavaş...
Giderken bu kentten bir piç gibi bırak yalnızlığını...
Ve o siyah saçlarını kes yavaş yavaş...
Giderken, terk ederken savur yüzüne yalnızlığının...
Ve unut ne yaptı sana!
Unut neler anlattı!
Unut ne varsa vazgeçtiğin!
Yüzünde korkularla...
İçinde çığlıklarla...
Kalbinde simsiyahlar…
Nereye gidiyorsun?
Hep bu şarkılarla...
Kıymetsiz dualarla...
Utanmaz bir yağmurla…
Nereye gidiyorsun?
Yüzünde korkularla...
İçinde çığlıklarla...
Kalbinde simsiyahlar…
Nereye gidiyorsun?
Bu sahte baharlarla,
Kıymetsiz dualarla...
Utanmaz bir yağmurla…
Yine mi gidiyorsun?
Çocuk...
Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği...
Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı...
Çevir gökyüzüne başını...
Bakma arkana!
Daha sert basa basa, daha güçlü!
Anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
Gitmek yenilmek değil kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte...
Hepsi bu.
Anladım
Anladım...
Her şey bitiyor...
Her seferinde yine aşk kaybediyor bizi...
Anladım...
Herkes gidiyor...
Her seferinde yine çok acıtıyor bizi...
Gözlerine bir bak...
Nasıl da parlak...
Beni uğurlarken yine yüzüme böyle bak...
Gözlerime bir bak...
Nasıl da ıslak...
Bana hoşçakal derken onlara iyi bak...
Ağlamadan...
Ağlatmadan...
Gitmelisin...
Şimdi buradan...
Yağmurlardan...
Rüzgârlardan...
Hesap sor bu...
Sokaklardan...
Sevgilim…
Sevgilim…
Anladım...
Her şey bitiyor...
Her seferinde yine aşk kaybediyor bizi...
Anladım...
Herkes gidiyor...
Her seferinde yine çok acıtıyor bizi...
Gözlerine bir bak...
Nasıl da parlak...
Beni uğurlarken yine yüzüme böyle bak...
Ellerine bir bak...
Nasıl da ufak...
Bana hoşçakal derken onlara iyi bak...
Ağlamadan...
Ağlatmadan...
Gitmelisin...
Şimdi buradan...
Yağmurlardan...
Rüzgârlardan...
Hesap sor bu...
Sokaklardan...
Sokaklardan...
Sevgilim..
Yollardayım
Kapılar kapanır, ışıklar söner,
Sessiz sokaklarda kalırsın, insanlar bilir, insanlar konuşur...
Yüzüne bakar öyle sen susarsın.
Anlamı yok sözlerin
Bilirsin Yalan!
Unutmak Yalan!
Yine, Yine, Yine, Yine...
Yollardayım..
Yollardayım..
Yollardayım..
Paramparça!
Yollardayım..
Yollardayım..
Yollardayım..
Hoşçakal
Bugün damarlarımda kan yerine ayrılık dolaşıyor,
Bugün ellerime ellerin yerine yalnızlık dokunuyor,
Ve aşk şimdi çok uzakta uyuyan bir çocuğun kalbidir,
Ve aşk şimdi çok uzakta uyuyan bir çocuğun kalbindedir.
Bugün parmaklarıma saçların yerine sessizlik dolanıyor,
Bugün bana kolların yerine yokluğun sarılıyor,
Ve aşk şimdi çok uzakta uyuyan bir çocuğun kalbidir,
Ve şimdi bir kalbi bir bedenden ayırıp gitmenin tam vaktidir.
Hoşçakal.
Kelebek
İçimdeki sesler,
Dışımdaki dünya,
Ve gökyüzünde ben
Hep tek başıma…
Kalbimdeki izler,
Yüzümde çiziklerle,
Hep gökyüzünde,
Tek, tek başıma…
Uçarım ben içimdeki aşkla…
Siyah beyaz renksiz pullarımla...
Beni sevmeye kanatlarımdan başla...
Ama konamam, beyaz avuçlarına...
Ben bir kelebeğim...
Yarın öleceğim...
Kanatlarım emanetti...
Çırılçıplak gömüleceğim...
Sessizlik…
En güçlü sesim…
Rüzgar benim nefesimdir…
Yalnızlık…
Zırhım…
Özgürlüğüm…
Miğferimdir…
Her yol karanlık…
Ama aşk benim…
Güneşimdir !