ÇIKTIKLARI TEPEDEN, doğu-batı
doğrultusunda uzanan Ilıca vadisi gerçekten iyi görünüyordu. Vadinin
kuzeyi güneye egemendi. Bu durum savunmaya kolaylık ve üstünlük
sağlayacaktı. Esas savunma hattının bu vadinin kuzeyinde oluşturulması,
4. Grubun Yıldız Tepe ile Ilıca vadisi arasındaki kesime kaydırılması
kararlaştırıldı. 4. Grubun soluna 2. Grup gelecekti.
Doğuya doğru iyice ilerde, çevreye egemen, heybetli bir dağ vardı. Güçlü bir dürbünle çevreyi inceleyen Başkomutan sordu:
"Şu koyu renkli güzel dağın adı ne ?"
"Mangal Dağı!“
Dürbünü gözünden indirdi. Yere serili olan haritaya baktı, dağı buldu, işaretledi:
"Sol kanadımızı bu güzel dağa dayayalım. Düşmanın daha doğuya doğru
ilerleme olasılığı belirirse, bu dağı esas savunma hattına katarız !”
Öğle yemeğini Toydemir'de komutanlarla yiyeceklerdi. İsmet Paşa
haritasını toplarken, bir at kişnemesi ve bir erin korku çığlığını
duyup başını kaldırdı.
M. Kemal Paşa tam ata binerken, bir şeyden ürken at parlayınca, ayağı
üzengiden kayıp yere düşmüş, sol böğrünü büyükçe bir taşa çarpmıştı.
Fevzi Paşa uzatılan mataradan avucuna boşalttığı su ile M. Kemal
Paşa'nın yüzünü yıkadı. M. Kemal Paşa gözlerini araladı, başucunda diz
çökmüş İsmet Paşa'nın korku ile terleyen yüzünü görünce gülümsemeye
çalıştı:
"Merak etme, önemli değil !”
Zorlukla doğrulup oturdu. İsmet Paşa'ya tutunarak ayağa kalktı.
Yüzünden canının yandığı belli oluyordu. Atı tutan seyise seslendi:
"Çocuk, getir onu buraya !”
Beyaz, güzel, uzun bacaklı, örme yeleli bir attı bu. Yanlış bir şey
yaptığının farkındaymış gibi suçlu suçlu duruyordu. Seyis atı
yaklaştırdı. M. Kemal Paşa, "Gel çocuğum.:' dedi, atın yüzünü okşadı,
"..senin bir kusurun yok:' Gözlerinin arasından öptü.
Yavaş yavaş tepeden indiler.