NASA'da bir grup bilimadamı uzun çalışmalar sonrasında kainatın haritasını çıkarmayı başarmışlar. Sonra bilmem kaç milyonda bire kadar küçültülmüşler bu haritayı. Bu büyük bir başarıymış. Harita NASA'nın giriş salonunda koca bir duvara asılmış.
Günlerden birgün çeşitli üniversitelerin değişik dallarında uzman bilimadamlarından oluşan bir heyet NASA'yı ziyarete gelmiş. Heyetteki uzmanlardan tıp alanında çalışan bir profesör haritayı görür görmez "Oh my God!" diye çığlık atmış. Misafirlere mihmandarlık yapan NASA uzmanı ve diğer misafirler hep bir ağızdan "Ne oldu?" diye sormuşlar. Tıp profesörü "Olamaz, olamaz" diye sayıklıyormuş. Biraz sakinleşince haritayı hazırlayan ekibin başkanıyla görüşmek istemiş.
Tıp profesörünü ekibin başkanı olan astronomun odasına götürmüşler. Profesör odaya girer girmez: "Üstad, anlatmakla olmaz. Gözlerinizle görmelisiniz" diyerek adamın kolundan tuttuğu gibi kendi üniversitesine götürmüş.
Üniversitenin giriş holündeki büyük resmi görünce bu kez astronom "Oh my God! Olamaz" diye bağırmış. Çünkü duvardaki resim NASA'nın uzun çalışmalar sonucu elde ettiği kainat haritasının aynısıymış. Astronom, profesöre "Bu... bu nasıl olur? Siz doktorlar kainat haritasını nasıl çıkardınız?" diye feryat edince, profesör "Bu kainat haritası değil. İnsan beyin zarının büyütülmüş resmi" demiş.