Gelirsen pırıl pırıl bakışlarınla gelmelisin ve mutlulugu asmalısın sol
omzuna. Bakıslarına kan dökmemelisin, kinden, nefretten, her tür
tuzaktan arinarak çıkmalısın yola. Hayatı taşıyacak kadar yürekli
olmalı küçük parmaklarin, avuçlarının içiyse her dem ıslak olmalı.
Gelirsen gözlerini getirmelisin, içlerinde bakmaya doyamayacagım umut
dolu gözbebeklerini de almalısın yanına. Bir ceylanı bile kıskandıracak
o nefis yürüyüşünle gelmelisin bana. Yürek titreten gülüslerini de
almalisin yanina ve akmalısın yüregime daha ilk merhaba demek için
hazırlık yaptıgım anda.
Ardında bıraktıgın sözcüklerin tümünü silerek hafizandan, o öpmeye
kıyamadıgım dudaklarınla gelmelisin. Günesi getirmelisin gelirken,
karanlıkların üzerine çullanmalıyız seninle ve içimize gömmeliyiz
karanligi.
Hayatla basa çıkabılecek kadar sert, en küçük kırılmada parçalanacak
kadar yumusak bir yürekle gelmelisin bana gelirsen.
Minicik öykülerinle gelmelisin, bir kedi kadar sessiz, bir kaplan kadar
yırtıcı olmalısın yola çıktıgın andan itibaren. Seni dinleme zevkini de
getirmelisin bana, dudaklarindan dökülen her sözcügü içmeliyim kana
kana.
Feslegen kokulu saçlarınla gel gelirsen ve içinden topladigin
çiçeklerini ver bana. Yüreginden sessizce süzülen nehirlerini getir
bana, utangaçlıklarını, sokulganlıklarını, çılgınlıklarını da yanına yoldas
yaparak.
Ama neyse sen bana aldirma. Unut yukarida istediklerimin tümünü.
"Gelirsen Sadece Kendini Getir Bana ."